Siyaset dünyasında esen sıcak mesaj ve diyalog rüzgârı ülkede toplumsal fay hatlarındaki stresi azaltma anlamında herkesi umutlandırdı. Malum uzunca bir süredir liderlerin sert, kaba söz kullanımı vazgeçilmez bir siyaset malzemesi gibiydi. Hem iktidar hem muhalefet açısından. Herkes kendi taraftarını tatmin edebilmek için her seferinde dozajını artırarak kaba söz kullandı. Siyasi partilerin karşılıklı yaptığı açıklamalar, suçlamalar daha da ayrıştırıcı olmayı tetikledi. Özellikle de liderlerin her geçen gün dozunu arttırarak sürdürdüğü tartışmalar ve polemikler, kullandıkları üslup topluma, siyasi parti tabanlarına da olumsuz yansıdı. Buna bir de “lidere tam biat” ve kendini gösterme sevdalılarının manipülasyonları eklenince iş hepten çığırından çıkmıştı. Siyasi düşünceleriyle farklı ma halleler olarak tanımlanan ve birbirlerini hain olarak gören kitleler birbirlerine sanki düşman gibiydiler. Kutuplaşma ya da kamplaşma adına ne derseniz deyin endişe verici boyuttaydı. 31 Mart seçimlerinin ardından ise Meclis’teki buluşma görüntüleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve CHP lideri Özel’in görüşmeleri, karşılıklı ziyaret beklentileriyle siyasette hafiften yumuşama havası hâkim. Elbette bu işler yoluna girdi, normalleşme anlamında değil… Onu demek için henüz erken ancak her iki liderin de diyaloğu devam ettirme çabası içerisinde olması ya da öyle görünmesi ve atılan bazı adımlar umutları artırıyor.
★ ★ ★
Zira şimdilik ağırlıkla konuşmalar üzerine, yarın partilerin tutumları, durumları iç ve dış konularda netleştiğinde bu daha bir belirginlik kazanacak… Yani test aşamaları sonrasında… Mesela terörle mücadeleyle ilgili tezkere söz konusu olduğunda, Anayasayla ya da Türkiye’nin ulusal çıkarlarıyla ilgili bir mesele gündeme geldiğinde göreceğiz. Gazze, Doğu Akdeniz, Irak, Suriye, Ukrayna, Libya o kadar çok sorun var ki bugüne kadar iktidarla muhalefetin ayrı pencerelerden baktıkları… İktidar başka yoldan muhalefet başka yoldan gidiyorlardı, birbirlerinden uzaklaşma, zıtlık anlamında. ABD’nin tezleriyle aynısını savunma durumu söz konusuydu içerdeki çıkarları gözetmek uğruna… Kaldı ki bir de yumuşamanın ana aktörlerinden Özel’in CHP’si içerisinden “Erdoğan ile görüşmekten endişelenen ya da nasıl görüşürsün” şeklinde gelen sesler var… “Sarayla müzakere edilmez mücadele edilir” düşüncesinde olan sadece CHP’nin önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu değil yani. Nitekim bunu Özel’de önceki gece katıldığı tv programında ekrandan bizzat dile getirdi… Ama devamındaki şu sözleri de normalleşme süreci açısından son derece umut var nitelikteydi yine:
“Mücadelenin en önemli unsuru müzakeredir. Müzakeresiz mücadele olmaz. Sadece konuşan ve sadece eleştiren bir partinin siyaseten başarılı olması mümkün değil. Yarın bu hükümet çok faydalı bir iş getirdiğinde destekleyeceğiz ama mücadele edilmesi gerektiği yerde gerekirse Meclis’te canımızı ortaya koyacağız, mücadele edeceğiz. Ama müzakere etmeden mücadele durumunda önemli bir seçmen kitlesi ‘bunlar yine başladı kavgaya’ diyor… Ondan sonra söylediğiniz sözü kıymetlendirmiyor kimse…”
★ ★ ★
Kısacası yumuşamadan, siyasette diyalogdan memnun olmayanlara, kutuplaşmadan nemalananlara, hatta sabote etme olasılıklarına rağmen gelişmeler olumlu yönde. Elbette ki siyasilerin kendilerine göre hesapları, farklı beklentileri olabilir ileriye dönük olarak… Ama siyasette normalleşmeyi toplum istiyor bu çok net. Dolayısıyla bu yumuşama ikliminin sürdürülebilir bir noktaya gelmesi için herkesin katkısı şart… Siyasetteki bu havanın sabote edilmemesi için zamanın ruhuna uygun adımların atılması gerekiyor. Gerçek olan şuki; 2028’e giden yolda kutuplaşmanın, germenin hiçbir siyasi kazanımı yok artık… Yumuşamaya sırtını dönen kaybeder…